Orduspor Transferin son günlerinde gerçekleştirdiği operasyonla takıma kazandırdığı Abdülkadir Kayalı ile 3 yıllık sözleşme imzaladı. Şimdi Cem Zamur'un yapmış olduğu Abdülkadir Kayalı ropörtajını virgülüne dokunmadan paylaşıyorum...
İZ BIRAKMAK İSTİYORUM..
1991 doğumlu ve henüz kariyerinin başında. Avrupa Şampiyonası'nda yarı finalde penaltılarla elenen U17 Milli Takımı'nın kaptanı. Yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle, güler yüzlü bir olgunluk timsali. Saha içindeki duruşuna ve oynadığı futbola söylenecek çok az şey var. Ama sadece futboluyla anılacak gibi de değil. Çoğu insanın kendine pay çıkaracağı düşünceleri var. Bunları paylaşırken de her zamanki gibi içten. U17'lerin kaptanı sadece futboluyla değil, düşünceleriyle de insana umut veren bir gençliğin geldiğini müjdeliyor.
Röportaj: Cem Zamur
İlk önce futbola nasıl başladığını öğrenebilir miyiz?
Ankara'nın Batıkent bölgesinde oturuyoruz. Her çocuk gibi futbola sokakta başladım. Kulüpte oynamaya başladığımda ise ilkokul birinci sınıftaydım. Üç sene Egospor'da oynadım ama sadece zevk için. Birkaç sene gitmedim, yine de okul takımı vasıtasıyla futbol oynamaya devam ettim. Sonra Ankaragücü'ne başladım. Yaklaşık 7-8 yıldan beri de Ankaragücü'nde oynuyorum. Tüm bunlar babamın teşvikiyle oldu. Ankara'da futbolcu olma hayali olan çocuklar ya Gençlerbirliği'ne ya da Ankaragücü'ne gider. Babam da bana sordu, "Hangisine gitmek istersin?" diye. Ankaragücü'ne gitmek istediğimi söyledim. Yaz okuluna başladım ve devamı geldi.
Hangi mevkide oynuyordun?
İlk önce santrfor oynuyordum. Çok da gol atıyordum. Minik takımda, C Genç ve yıldız takımda hep santrfor oynadım ve gol kralı dahi oldum. Sonra Arif Peçenek hocamız altyapıya geldiğinde beni izlemiş, ileride forvet olarak profesyonel futbol oynayamayacağımı söyledi. Oyun kurucu özelliğimin olduğunu görmüş. Onun da teşvikiyle orta sahada oynuyorum.
Oynadığın bölgeden memnun musun?
Tabii ki çok memnunum. İyi ki orada oynamaya başlamışım.
Niçin?
Topla oynamayı çok seviyorum, oyun kurucu özelliğimin olduğunu düşünüyorum. Forvet olarak devam etseydim mesela Muhammed ve Batuhan'ın bulunduğu takımda oynayamazdım.
Seni seyreden sanki yaşından çok büyük bir olgunluğa sahip olduğunu görüyor. Bu sende zaman içinde oluşan bir şey miydi, yoksa ilk başladığından beri saha içindeki tavrın bu muydu?
İlk günden beri böyleyim. Kendi yaşıtlarımla çok az maç oynadım. Bir sene yıldız takımda oynadım, sonra beni PAF takıma çıkardılar. Kendimi bildim bileli hep büyüklerimle oynuyorum. Bir senedir de A takımdayım. Hep büyüklerimle oynadığım için ister istemez onlar gibi davranıyorum belki de.
Kaç kardeşsiniz?
Üç kardeşiz. Ağabeyim üniversitede işletme bölümünde, kız kardeşim de Anadolu Lisesi'nde okuyor.
Onların spora ilgisi var mı?
Ağabeyimle beraber Ankaragücü'nde başladık ama o kaldıramayacağını düşündü. Yoğun tempoda, okul ve futbolun bir arada olamayacağını düşünüp öğrenimi tercih etti. Kız kardeşim de bir ara voleybol oynadı ama sonra devam etmedi.
İleride üniversitede okumak gibi bir düşüncen var mı?
Tabii. Liseyi bu sene bitirdim, spor akademisine gitmek istiyorum. Derslerim iyiydi ama futbolu tercih ettiğim için pek zaman ayıramadım. Üniversiteye mutlaka gitmem gerektiğini düşünüyorum.
Zamansızlıktan mı kaynaklanıyor tüm bunlar?
Evet, mesela kulübüm beni İngilizce kursuna yazdırdı ama hiç gidemedim. Kamplardan dolayı zaten eve zor gidiyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam baban bankacıydı, ama senin hukuka karşı bir ilgin olduğunu biliyoruz. Bunu açar mısın biraz?
Hani siz dediniz ya saha içerisinde çok olgun gözüküyorsun diye… Sosyal hayatımda da böyle olduğumu düşünüyorum. Zaten herkes de öyle söylüyor. Babam "Senden iyi bir hukukçu olur" diyor. Ben de çok seviyorum hukuku. İlgim de var ama çok fazla zaman bulamıyorum.
Peki, bize U17 Avrupa Şampiyonası'ndan bahseder misin biraz?
İki senedir hemen hemen aynı arkadaşlarımla kampa geliyoruz. Kardeş gibi olduk. Evde ağabeyimle nasılsam, burada arkadaşlarımla da öyleyim. Birbirimize çok alıştık. En büyük hayalimiz de ülkemizde düzenlenecek Avrupa Şampiyonası'da şampiyon olmaktı. Maalesef yarı finali geçemedik. Organizasyon da çok güzeldi. Emeği geçen herkese teşekkür etmek lazım.
"Uzun süreden beri aynı arkadaşlarla kamplara gidiyoruz" dedin, başarınızı artıran etkenlerden biri bu mu sence?
Evet, devamlılık ve birbirimizi çok sevmemiz. Birbirini gerçekten sevdiğimiz saha içerisinde de belli oluyordur. Hep beraber oyun oynuyoruz, hep beraber oturup film seyrediyoruz. Sürekli bir araya gelip konuşuyoruz, eksiklerimizi tartışıyoruz.
Bu takımdan, "İleride oynayacağım takımda mutlaka bulunmalı" dediğin isimler var mı?
Çok var, hepsi var. Ama biliyorum ki bu çok zor bir olasılık. Eren Albayrak, Özgür Çek, Emre Çolak, Batuhan, aslında hepsiyle oynamak istiyorum. Hepsi çok yetenekli ve çok iyi insanlar. Turnuvada bir kaza oldu, finale çıkamadınız ama oynadığınız oyun da ortadaydı. Değerli olan şampiyonluk mu yoksa "Türkiye çok iyi top oynuyordu" dedirtmek mi?
İkisi de çok önemli ama bence oynadığımız futbolla buralara geldiğimizi düşünüyorum. Tabii ki şampiyonluk çok önemli. Hem de kendi evimizde düzenlenen bir turnuvada. Ama öncelikle oynadığımız futbol daha önemli. Çünkü iyi futbol oynuyoruz.
Bunları kendi aranızda da konuşuyor musunuz?
Maç kasetlerini izliyoruz, herkes birbiriyle konuşuyor, özeleştirisini yapıyor. Bunun çok iyi bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Bu bizi kesinlikle geliştiriyor.
Yetenek tek başına yeterli değil
Senin futbol görüşüne göre sistem mi daha önemli, yoksa yetenek mi?
Yetenekli olmanın yettiğini düşünmüyorum. Hani derler ya ağaç yaşken eğilir. Altyapıda neler alırsanız, sistemi ne kadar doğru ve düzgün öğrenirseniz o kadar iyi olur. Zaten yetenekli olmasanız burada bulunmazsınız. Sistemi kavrayıp iyi bir altyapı eğitimi alınırsa çok daha iyi bir futbolcu kimliği ortaya çıkar.
Yabancı bir ülkede oynamak ister misin ya da niyetin var mı?
Bence her Türk futbolcusu Avrupa'da oynamak ister. Hedefinin de bu olması lazım. Çıtayı ne kadar yükseğe koyarsak, o kadar kendimizi geliştiririz. Benim hedefim tabii ki Avrupa'da top oynamak. Şu an Ankaragücü'nün futbolcusuyum ve kulübümü çok seviyorum. Genç yaşta takımımda oynadım. Bunun da çok büyük sevinci var. İlk önce Türkiye'de belli bir yere gelip daha sonra Avrupa'da oynamak isterim. Tabii Avrupa'da oynamanın en önemli etkeni de Milli Takımlar. Mesela Avrupa Şampiyonası oynadık. Böyle fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek lazım.
Peki, genç yaşta "Korkmadan Avrupa'ya giderim" diyebiliyor musun?
Bence korkmadan gitmek gerekiyor. Eğer başarılı olmak istiyorsak, gerçekten Türkiye'yi iyi temsil etmek istiyorsak gitmemiz gerekli. Bu yaşlarda "Ailemi özlerim, ailem gelmezse ne yaparım" demememiz lazım. Sonuçta bu bizim mesleğimiz. Şu an Ankara'da yaşıyorum, bu ülkede futbol oynuyorum ama ailemi yine çok az görüyorum. Burada çok az görmektense yurtdışına gidip, biraz daha özlem çekerim ama en azından iyi bir noktaya gelirim.
Senin Manchester City'ye gidip, ailen istemediği için geri döndüğün yazıldı. Bunun doğruluk payı nedir?
Öncelikle bu soru için çok teşekkür ederim. Bana bunun doğru olup olmadığını bugüne kadar kimse sormadı. Çok yanlış bir haberdi ve çok üzüldüm. İrlanda kampından sonra bana ve Batuhan'a teklif geldi, değerlendirdik. İlk başta kulübüm izin vermedi. Ben profesyonel değildim kulübümde. Üç yıllık bir mukavele imzaladık. Sonra bir kez daha teklif yaptılar. Babamla gittim. İlk başta şartlar oluşmamıştı ve kulübümün izni olmamıştı. Yoksa kulübüm de tabii ki orada yetişmemi, oynamamı ister. Babamla gittiğimizde kalacağım yerden, alacağım ücrete kadar her şeyde anlaştık. Sonra anlaşmak için yeniden kulübüme geldiler. Yine şartlar oluşmadı. Biliyorsunuz, Avrupa Birliği yasası var. Benim yaşım 18'den küçük. Babam ve annem benim istemem halinde kesinlikle geleceklerini söylediler. Çünkü babam her şeyi bana bırakır, benim futbolum hakkında hiçbir zaman yorum yapmaz. Bana çok destek verir ve son kararı hep bana bırakır. Bana da "Gitmek istiyorsan, gidelim. Gitmek istemiyorsan, senin için ne iyi olacaksa onu yapalım" dedi. Yani sebep ailem değil, şartların yeteri kadar oluşmamasıydı, o yüzden gitmedim.
Benim Adım Kırmızı'yı çok sevdim
Boş vakitlerinde kitap okuduğunu biliyoruz. Ne tür kitaplar okursun? Özellikle sevdiğin yazarlar veya kitaplar var mı?
Gazete, dergi okumayı da çok seviyorum. Genel olarak okumayı çok seviyorum. İngilizce merakım var. İngilizcemi geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. İngilizce bir paragraf gördüğümde onu çözmeye çalışırım. Orhan Pamuk'un kitaplarını severim. Özellikle Benim Adım Kırmızı çok hoşuma gitti. Futbolcunun sadece futbolla ilgilenmemesi gerekiyor bence. Futbolcu çok göz önünde bir hayat yaşıyor ve topluma örnek olması gerekiyor. Çocuklar, taraftarlar bizi izliyor. Bizim hep doğru işler yapıp, kitlelere örnek olmamız gerekiyor. Her açıdan kendimizi geliştirmemiz lazım.
Avrupa'da ve Türkiye'de örnek aldığın oyuncular var mı?
Liverpool'un kaptanı Steven Gerrard. Hayranıyım desem boş olmaz. Sahadaki duruşu, kaptanlığı taşıması, takıma liderlik yapması, gerektiğinde ön plana çıkıp sazı eline alması… Bence dünyanın en iyi orta saha oyuncusu. Zidane'dan sonra tabii. Türkiye'de ise Aurelio ve Mehmet Topal var. Mehmet Topal kendini çok geliştirdi ve genç yaşına rağmen çok iyi bir futbolcu oldu. Ayrıca Hakan Şükür ve Rüştü Reçber'i de çok takdir ederim. Çok iyi profesyonel ve çok iyi futbolcular.
Milli Takımlarda ileride kendini nerede görüyorsun? U17'lerin kaptanısın, günün birinde A Milli Takım'ın da kaptanı olabilecek misin?
Bu takım kurulduğundan beri devamlı gelen oyuncular arasındayım. Kaptanlık yapıyorum ve beni bu konuma layık gören hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Onların güvenlerine layık olmaya çalışıyorum. Milli Takım'da oynamak bir Türk futbolcusunun en büyük gururudur. Futbolun doruk noktası olarak görüyorum Milli Takım'ı. En üst düzeydeki Milli Takım'da elbette ki oynamak isterim. Hedefimi de öyle koydum. Ama öncelikle kulübümde başarılı olmam gerekiyor. İnşallah bu hayalime ulaşırım.
Eski yıllarda Milli Takımlar neredeyse İstanbul kulüplerinin gençlerinden oluşuyordu. Son yıllarda Anadolu kulüplerinden de çok sayıda oyuncu Milli Takımlara geliyor. Acaba bir şeyler mi değişiyor?
Türk futbolu gün geçtikçe gelişiyor. Tesisleşme, ekonomik imkânlar, hedeflerin yükselmesi anlamına geliyor. Anadolu'da çok yetenekli futbolcular var ve onlar da bu gelişmeyle birlikte kendilerini gösterebiliyor.
"Ankara'yı çok seviyorum" demiştin. İleride koparsan çok özleyecek misin Ankara'yı?
Tabii ki çok özlerim. Çünkü doğup büyüdüğüm şehir. Ankara'nın yeri benim için bambaşka. Avrupa'da Milli Takımlarla gezmediğimiz şehir neredeyse kalmadı ama Ankara gibi bir şehre rastlamadım. Düzeni, havası, rahat ulaşımı, doğal güzelliği, her şeyiyle çok seviyorum Ankara'yı.
İlerideki ana hedefin nedir?
Öncelikle kişiliğimden ve tavrımdan ödün vermemek isterim. Nasıl tanındıysam, öyle bilinmek isterim. Çünkü bir insanın yeteneği yanında, göstermiş olduğu tavır ve kişiliğiyle kendisini çok iyi yerlere taşıyabileceğini düşünüyorum. Tabii ki taşımak için değil de bu gerektiği için böyle olmalı. Yani insan içten gelen bir şekilde ama doğru davranışlar içinde olmalı. Futbola gelince Türkiye'de idollerden birisi olmak istiyorum. Orta saha denilince ben akla geleyim isterim. Orta sahada Ankaragüçlü Apo akla gelsin isterim. İz bırakmak istiyorum ve hedefim özel bir futbolcu olmak. Türkiye'de çok orta saha oyuncusu var ama parmakla gösterilen bir Mehmet Aurelio, Tugay Kerimoğlu, Tuncay, Alex var. Öyle olmak isterim. Herhalde herkes de olmak ister.
Direkt Avrupa'ya giderim
Avrupa hedefinin arasına başka takımlar girerse ne yaparsın? Örneğin başka bir takıma gidip iyice pişerek mi yurtdışına gitmek istersin, yoksa Ankaragücü'ndeyken teklif gelse hemen gider misin?
Direkt Avrupa giderim. Türkiye'de gerçekten çok büyük bir potansiyel var. Oynadığımız rakiplere bakıyorum, kendimize bakıyorum, çok üst düzey futbolcular olabiliriz. Bizde de yetenek var, onlarda da var. Ülkemizi temsil etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biraz daha cesur olabilmeliyiz bu konuda. O yüzden hemen Avrupa'ya çıkardım ki, Avrupa'da bir tane daha Türk futbolcusu fazla olsun.
Senin bu sözlerini okuyacak olan genç arkadaşlarına ve yaşıtlarına neler söylemek istersin?
Bence herkes sadece futbolda değil, her alanda hedefini büyük koymalı. Yaşayacağı en iyi şekilde yaşamayı talep etmeli ve buna ulaşmak için çabalamalı. Futbolda iyi olmak ve futbolcu olmak isteyenlere ise şunu söyleyebilirim; öncelikle yaptıkları işe çok saygı duymaları ve profesyonelce yaşamaları gerekiyor. Bütün engelleri aşmak ve hedeflerine ulaşmak ve için bunların çözümünü sağlamaları gerekir.
Artık Orduspor forması altında ter dökecek olan Abdülkadir Kayalı'ya aramıza hoşgeldin derken Kariyerinin en güzel günlerini Orduspor forması altında geçirmesini diler ve buradan ayrılırken gerçekten iz bırakmasını temenni ederim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder